Sevgili Günlük #36 | Oyunun Kuralları
Güneşli ve soğuk bir Ankara'dan selamlar. 🙋♀️
Son yazımda bahsettiğim kütüphâne düzenleme işi beni çok oyaladı. Yıllardır hayalini kurduğum şey karşımdaydı ama temizleyip düzenleme işleri çok sıkıcıydı. Bir de kitapları tasnif etme işi vakit kaybettiriyordu. Yeni raflar açabilmek için istifliyordum bazılarını. Bazı kitapları aldığımı bile unuttuğum için seviniyordum arada.
En sonunda da kitap alışverişini keseceğime dair sözler veriyordum kendi kendime. Sadece bir gün sözümü tutabildim. 🙊
Çünkü Harry Potter'ın yeni büyük boy resimli ve ciltli baskısının indirime girdiğini fark ettim. Siteye girmeseydim nasıl fark edebilirdim, öyle değil mi? Kendime verdiğim sözlere işte bu kadar sadığım..
Sonrasında küçük bir talihsizlik yaşadığım için her şeye ara verdim zaten. Birkaç gün önce 'kalemin, kılıçtan keskin olduğunu' bizzat deneyimlemiş oldum. Okuduğum kitabın yanındaki kurşun kalemi almak isterken nasıl yaptığıma dair hiçbir fikrim olmasa da onu avcuma derin şekilde batırıp tren yolu gibi bir iz bırakıp geçtim.
Birkaç gün acısını fena çektim, şu anda daha iyiyim. Umarım 0.7 uç kırılıp da içinde kalmamıştır diye endişe etsem de yara kapanacak gibi.
Nazar boncuğu ekleyeyim bari bundan sonra. Kitaplardan uzak kaldım ve okuma hızım da düştü zaten. :d
Ben de kendimi bir şeyler izlemeye verdim. Netflix'teki reality show kategorisinden seçtiğim ve hayranlıkla izlediğim programdan bahsetmek istiyorum.
12 bölümden oluşan, Şeytanın Aklına Gelmez olarak çevrilen The Devil's Plan eskiden oynadığımız çocuk oyunlarından bazılarını da içerdiği için ilgimi çekti. Strateji, zeka, kurnazlık, hafıza ve daha birçok şey içeren bölümleri hızlı hızlı tüketiyordum. Keşke daha uzun olsaydı seyir zevki yüksek olan bu program. Ayrıca ülkemizde yayınlansa nasıl olurdu diye düşünmedim değil. 🙆♀️
Oyun, 12 yarışmacının bir hafta boyunca kalacakları kocaman bir eve sırasıyla girmesiyle başlıyor. Güney Kore yapımı olduğunu da söylemem gerekir ki güzel programlarını daha önce de seyretmiştim. İçlerinde ünlü oyuncu, şarkıcı, sunucu da vardı, halktan insanlar da. Kimi üniversite öğrencisi, kimi youtuber. Profesyonel Go oyuncusu ve poker ustası da var; avukat, hekim, esnaf ve gezgin de.
Bu da ister istemez her aşamada başka birinin parlayabilmesine olanak sağlıyor.
Yaş aralığı da genişti katılımcıların. İçeri girince birbirine saygı göstermelerini ve samimice konuşmalarını sevdim. Ünlü biriyse onu tanıdığını belli ediyordu insanlar. Karşısındaki kişi de mütevazı şekilde karşılık veriyordu. Ülkemizdeki çoğu yarışmacıda göremediğim erdemlere sahiptiler ilk bakışta.
Oyunlardan ilki küçükken oynadığımız hırsız-polis-savcı oyununa benziyordu. Rastgele kartlar alarak çeşitli mesleklere ayrılanlar içinde iki suçlu vardı. Bir polis, bir gazeteci ve normal insanların da olduğu oyun alanında yapmaları gereken tek şey suçluları bulup polise teslim etmekti. Fakat insanlar kendi çıkarları için ayrılıp bölünmeye, aldatıcı hareketler sergilemeye başlıyordu. 🤷♀️
Oyunların sonunda başarısız olan iki kişi hapishaneye yollanırken kalanlar ödül yemeğine çıkıp ödül oyununu oynamaya hak kazanıyordu.
Ödül bir havuzda birikip en son sadece bir kişiye ait olacağı için akıllı davranıp birleşerek ilerlemelilerdi. Fakat şimdiden iki ayrı gruba ayrılmıştı insanlar.
Bir grubun lideri bizdeki Barış Özcan tarzındaydı. Amacının zayıfları koruyup kollayarak ilerlemek olduğunu söylüyordu. Diğer grup ise güçlülerle devam edip ödül miktarını arttırmak istiyordu.
Siz olsaydınız hangi gruba dahil olurdunuz?
Hapishanede gizli geçitlerin bulunduğunu ve ekstra avantajların olduğunu öğrenseydiniz bunu diğerleriyle paylaşır mıydınız?
Akıl oyunlarıyla, bulmacalarla ve sürprizlerle dolu olan bu programı kesinlikle tavsiye ediyorum. Biraz unuttuktan sonra tekrar izleyeceğim. Başından beri tuttuğum kişinin kazanmasına sevindiğim için yeniden yaşamak istiyorum o hazzı galiba. Bulmacalar, yapbozlar ve kutu oyunlarını seviyorsanız bir şans verebilirsiniz. 🙆♀️
Hava kararmaya ve daha da soğumaya başladı. Gidip bir kahve alsam fena olmayacak.
Geldimm. ☕
Dün akşam yaşadığım, dünyanın en kısa kitap kulübü macerasından bahsedeyim mi size? 🤭
Ne de olsa burası benim günlüğüm, öyle değil mi?
Uzun zamandır bir kulübe dahil olmak istiyordum. Tam istediğim gibi bir yer bulduğumu sanmıştım ama olmadı. Telegram üzerinden sadece yazışarak ilerleneceğini öğrenince hoşuma gitti. İthaki'den çıkan Japon Klasikleri'nin konuşulup tartışılacağı bu gruba girdim.
Elimde bayağı okumadığım kitap vardı zaten. Eğlenceli olacağını düşündüğüm için bir arkadaşımı daha ikna etmiştim. Toplantı zamanını beklerken anket atıldı. Telegram üzerinden devam etme seçeneği önde olmasına rağmen kabul görmemiş olacak ki kurucu tarafından Zoom bağlantısı paylaşıldı.
Kendimi kandırılmış hissetmiştim. Sesli toplantılara mecbur kalmadıkça katılmak istemiyorum. Kitap kulübü için bile olsa. İşte başladığı ile bittiği bir olan kulübün hikâyesi de böyleydi. 💆♀️
Geçen gün listemdeki karman çorman şarkıların içinden kendini göstererek bana yine o diziyi hatırlatan şarkıyı da eklemek istiyorum.
Yol Arkadaşım dizisini bambaşka bir yere koydum. Zaman zaman ihtiyacım olduğunu hissettiğim anlarda, eskimeye yüz tutmuş sandığın içinden gün yüzüne çıkıyor sanki..
Yayınlandığı dönemden yıllar yıllar sonra izlemiştim ilk. Sonra tekrardan ve yine tekrar girdi hayatıma. Hiç kaybolmayan dostlarım gibi geliyor oradakiler. Eylül sanki o yaşta duruyor, hiç büyümüyor. Ege kasabasının esintisi, zeytin bahçelerinin mis kokusu ve denizin dalgaları mıdır beni etkileyen bilmiyorum ama belki de hepsi.
Ayla'nın mücadelesine şahit olmak, hiç görmediğim babannemin yerine koymaktı belki beyaz saçlı pamuğunu. Yanında her daim bir dost eli hissetmek ne büyük şans.
Biraz daha fazla yazarsam içimden geçenleri, sayfayı kapatıp ilk bölümünü izlerken bulacağım kendimi. 🙆♀️
Tamam tamam ilk fırsatta başlayacağım tekrardan 41 bölüme. Bilmem kaçındı defa..
Son günlerde Stephen King kitaplarından toplamaya çalışıyorum. Liseye giderken bir sahaftan alıp heyecanla ve korkuyla okuduğum Kemik Torbası'ndan başka bir eseri daha yoktu bende. Nedense pek üzerine düşmemişim veya zamanını beklemiş de olabilirim, bilemiyorum.
Amazon'daki 4 al 3 öde kampanyasından haberiniz vardır belki, o sayede sepetime attım. Bu kadar çok kitabı olduğunu bilmiyordum, görünce şaşırdım aslında. Bir insan bunca olay örgüsünü nasıl tasarlayabilir ki? 👀
Yoksa hakkındaki spekülasyonlar gerçek miydi? Olabilir, günahını almayayım ama pek normal görünmedi bana.
Hangisini seçeceğimi bilemedim, arka kapaktaki yazılanlara ve yorumlara göre tercih etmeye çalıştım.
Yorumlardan bazıları da garip yani. Ben 'kaç günde eline geçtiğini' merak etmiyorum ki. Zaten şirket bir veya iki günde teslim ediyor. Bana kitabın içeriğinden bahsetsene, okunur mu sıkıcı mı onları yaz. Kitapyurdu gibi puan da vermiyor 'neden saçma yorumlar yapıyorsunuz ey kullanıcılar' diye söylenmiş olabilirim birazcık. 🤷♀️
Uzun süre günlüğümü ihmal ettiğimin farkındaydım, bu paylaşımla gönlünü alabilmişimdir umarım. 🎈
Tabi ben yazmak için geç kalınca hava karardı bile. Okuyan arkadaşlarıma teşekkür ederim, başınızı şişirdiysem kusuruma bakmayın. 💐
Hoşça kal günlüğüm. 🙋♀️
Günaydın 🌞 Güne seninle başlamak çok güzel oldu. Öncelikle çok geçmiş olsun bu tarz kazalar fazla zararlı olabiliyor. kütüphane düzenleme işinde kolay gelsin. Benim de zevkle başladığım ama bir türlü sonuç alamadığım bir eylem.
Yol arkadaşım dizisini önce hiç hatırlamadım. Ama sonra hatırladım. Tekrar verildiğinde izlemiştim ve gerçekten çok beğenmiştim. Sayende tekrar hatırlatmak güzel.
teşekkür ederim 🙏
tekrar hatırlamış olmana sevindim 🤗
sayfama uğradığın için de teşekkür ederim 🌸
Bazen verdiğimiz sözlere sadık olmamak gerekiyormuş demek ki. 🤗
Ben de küçükken kardeşim koluma kalem batırmıştı. Kurşun kalemdi. Hala izi duruyor. Yara kapandı ama küçük bir nokta olarak duruyor. Belki senin de öyle olur. Dövme gibi görünüyor 😀
Şeytanın Aklına Gelmez isimli bu diziyi Squid Game' e benzetiyorum nedense. Ama izlemeye başladığımda biraz sıkıldım. Şimdi tekrar izlemeye karar verdim. Bu yazıyı okurken.
Stephen King gerçekten çok farklı bir yazar. Birkaç kitabını okudum ve kitaplardan uyarlama filmleri de izledim. Bence kitaplar da çok güzel filmler de öyle. Ama bu kitapların insanı içine çeken garip bir enerjisi var haberin olsun. 😀
sana da geçmiş olsun, dövme gibi güzel görünüyor olması da şans olmuş 🙂
aslında benzemiyorlar, bu daha farklı gibi geldi bana, tekrar izlemek istemene sevindim umarım beğenirsin bu kez ✌
evet, o hissi seviyorum 🙆♀️
teşekkür ederim uğrayıp okuduğun için 🌸
evet aslıda benzemiyorlar ama Netflix' te çıkan her Kore dizisini artık Squid Game' e benzetiyorum ben 😂
şimdi Squid Game gerçek yarışması da yayınlandı onu beğenecek miyiz bakalım, daha bakmadım ama 🙆♀️
Bu cümleyle alabildiğini düşünüyorum. Umarım yani 🤣
Bir de ben The Devil's Plan'i izlemeye dalıp yorumu paylaşmayı unuttum 🤦♀
Diziyi izlemeye dalınca okumaya tekrar başlamadan yeşil çayımı aldım geldim hemen ben de. Afiyet olsun ikimize de 😂 Kitap kulübü için üzüldüm açıkçası fakat bu genelde hep böyle olmuyor mu? 3-4 kere aynı şeyle karşılaşınca ben denemeyi bıraktım ne yalan söyleyeyim.
Bu yorumu satıcının değerlendirmesine yazmaktansa kitabın yorumuna yazıyorlar ya kafa kesesim geliyor...
Ne şişirmesi, aa. Sanki sen günlüğüne yazmamışsın da mesajlaşıyormuşuz gibi hissettirdi ama bir noktada da adının "Günlük" olması yapmamam gereken bir şeyi yaparken yakalanmışım gibi de hissettirdi.
aldım 🙄
yüzde elli indirim ve kupon sayesinde oldu her şey 🙆♀️
izlemene sevindim, beğendin mi, bu arada afiyet şifa olsun 🤗
genelde öyleydi ama bu farklı olduğunu söylediği için katılmıştım ama yanılttı.
tek başına okumaya devam 🙆♀️
böyle hissetmene sevindim, ayrıca günlük okurken o yakalanma hissi de heyecanlı oluyor gibi geldi şimdi 🤭
vakit ayırıp okuduğun için ve bu güzel yorumun için çok teşekkür ederim 🌸
Yeeyyy 🤣
Daha bitiremedim. 2 bölüm izledim ama oldukça hoşuma gitti. Özellikle de birkaç tanıdık yüzle daha da güzel oldu.
Evet... 😚 Cidden öyle. Azıcık aksiyon arayışı da başka oluyor 🤣
Manzaralı ay fotosu güzelmiş. Çocukluğumuzun televizyon antenlerini hatırlattı. Ben artık sadece yaz tatilleri kitap okuyorum. Okumak yazmanın düşmanı zira. Oyun oynamak da yazmanın düşmanı. Hem de okumaktan daha azılı bir düşman.
ben de çok beğendim tesadüfen görünce hemen eklemek istedim, ayrıca antenler bana da çocukluğumu hatırlatmıştı 🤗
maalesef çok doğru. okumak tuzlu deniz tadı gibi oyun oynamak da tamamen zaman öldüren bir şey, zehirli bal gibi 🙆♀️
çok teşekkür ederim sayfama uğrayıp okuduğunuz için 💐
En üstte bahsettiğiniz diziyi hiç görmedim ama harika geliyor. Konusunu da çok beğendim. Türkiye'de düzenlenebileceğine inanmıyorum böyle şeylerin. Televizyonda gördüğüm bütün yarışmalar bana anlaşmalı bir şekilde saçma sapanmış gibi geliyor.
umarım bir gün denk gelip izlersin, ben birçok açıdan başarılı ve eğlenceli buldum.
evet haklısın, bence de öyle.
burada yapılsa bile özünden kopup tamamen bambaşka bir şeye evriliyor, isim hakkını satanlar biraz izlese geri çekerler aslında.
teşekkür ederim uğradığın için 🌻
Çok geçmiş olsun Su. İnşallah yara kısa zamanda iyileşir. Çok kötü bir talihsizlik olmuş 😔
çok teşekkür ederim canım, hâlâ acısını hissediyorum umarım geçer bir an önce. 🙏🌼
🌼
Yeni raflar açmak yerine belki de kitaplığını yenileyebilirsin. Her ne kadar kendini kısıtlamaya gitsen de içindeki okuma aşkı ve sevdiğin kitaplarının sana bir şekilde görülmeleri seni alışverişe zorlayacaktır.
Şeytanın Aklına Gelmez oyunu dikkat çekiciymiş. Hatta tanıdık birilerin olması izleyicileri de ekrana çekeceğe benziyor. Sen anlatırken bile izlemek istedim.
Stephen Kıng en sevdiğim yazarlardan biridir. Adını görünce üniversite yıllarımdaki evim aklıma geldi. Güneşli ve soğuk havalardan bahsettiğin gibi , küçük tek odalı evimde hikayeleriyle ısınıyordum.
Küçük bir talihsizlik yaşamışsın. Çok geçmiş olsun umarım yaran en kısa zamanda kapanır ve düzelir.
aslında mantık olarak doğru ama bu zaten yeni tasarlanmıştı, boş kalacağını düşünüyordum ama o kadar güzel kitaplar var ki 🙆♀️
belki bir gün karşına çıkar ve izlersin, bence çok başarılı ve eğlenceli bir yarışmaydı 🤗
ne kadar güzel.. yazarın en sevdiğin kitaplarının isimlerini hatırlıyor musun, ben de okumak isterim 🙂📚
güzel dileklerin için çok teşekkür ederim 🙏
sayfama uğradığın için de 🌻
Mahşer, Göz, O ve Sis kitaplarını okudum. Özellikle o kitabı çok etkileyiciydi. Zaten kitaptan uyarlanarak filmi de yapıldı. Küçük bir kasaba, kanalizasyon altlarında yaşayan bir yaratığın çocukların hayatlarını nasıl etkilediğinden bahsetmişti.
Sis'te kitabın ambalajını dahi hatırlıyorum. Siyah kaplama kağıdın üzerindeki kuru kafalı resim rafta en karizmatik duran kitaptı. Burada da dört üniversite öğrencisinin göldeki su canavarıyla başa çıkmalarını heyecanla okumuştum. Hatta evime gelen arkadaşlarımın da bunun konusu olmuştu. Biz nasıl kurtuluruz ve neler yapabiliriz diye.
Sis kitabını okumanı isterim. Korku gerilim ve fantastik kitaplar benim çok hoşuma gidiyor. Son olarak belki yazmışımdır, Wulf Dorn yazarının "Psikiyatrist" kitabını da çok sevmiştim.
Sis haricinde diğer saydıklarını aldım ama daha okumadım. O filmini izlemiştim biraz ürkütücü ama kitabı daha güzeldir eminim
Sis ve diğer kitabı listeme ekledim, teşekkür ederim değerli önerilerin için. 🤗
Congratulations @sudefteri! You have completed the following achievement on the Hive blockchain And have been rewarded with New badge(s)
Your next target is to reach 40000 upvotes.
You can view your badges on your board and compare yourself to others in the Ranking
If you no longer want to receive notifications, reply to this comment with the word
STOPÇok geçmiş olsun. Devil’s Plan geldiğinden beri benim de listemde, abimler önermişti ama henüz izlemeye fırsat bulamadım. Sanırım dengeli bir takım kurup ilerlemeye çalışırdım ben. Ödül havuzunu genişletmek için güçlüler önemli ama sonrasında birinci çıkabilmek için onları eleyecek kadar pratik olmak da önemli. Bu arada orta 1’de Stephen King okumaya çalıştığımı ve annemin yaşıma uygun değil diye okumamı istemediğini anımsıyorum. Ama ben kitap inceleme ödevinde Tepki (Charlie) kitabını incelemiştim o yaşta, o kadar ilgimi çekiyordu kitapları. 😅 Sanırım yalnızca en popüler kitaplarını okudum. Şimdi sık sık dönüp Stephen King okuma isteği baş gösteriyor bende de ama henüz Dune serisini okumadım. Kendimi yeni bir kitap alışverişi yapmamak için frenliyorum, elimdekileri okuyana kadar kitap almayacağım. Bir de gözüm Anne of Green Gables serisinde.
buna sevindim, izlersen fikirlerini de öğrenmek isterim 🤗
evet güzel bir taktik, bence de uygun bu hem daha adilane.
bu kitabı merak ettim, konusu güzel geldi daha yeni aldım umarım okuyabilirim ben de 🙆♀️
Dune serisi ve Anne of Green Gables serisi de listemde ama gözümü korkutuyor şu anda. 🙊
eskiden ben de elimde olanları okuyup bitirmeden almazdım ama şimdi fiyatlardaki değişiklikten etkilenmemek için elimden geldiğince, ileride okumak istediklerimi almaya çalışıyorum.
güzel dileklerin için çok teşekkür ederim, vakit ayırıp okuduğun için de 🤗💐